2023 Türkiye Raporunun Ana Bulguları | EEAS – EEAS

Türkiye’nin demokratik kurumlarında ciddi eksiklikler bulunmaktadır. Raporlama döneminde demokratik geriye dönüş devam etti. Cumhurbaşkanlığı sisteminde yapısal eksiklikler devam etti. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri 14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşti. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu 28 Mayıs’ta yapıldı. Seçimler, 2022 Mart ayında kabul edilen yeni seçim yasası uyarınca gerçekleştirildi. Seçimler, seçmenlere gerçek siyasi alternatifler sunarken, oy verme katılımı yüksek kaldı, ancak taraflı medya kapsamı ve düz bir alan sağlanmaması görevdeki kişiye haksız bir avantaj sağladı. Anayasa mimarisi, yetkileri Cumhurbaşkanlığı düzeyinde merkezileştirdi ve yasama ve yargı organları arasında sağlam ve etkili bir ayrılık prensibini sağlamıyor. Etkisiz dengeleme mekanizması, yürütme organının sadece seçimler aracılığıyla demokratik olarak hesap verilebilir olmasını sağlar. Siyasi çoğulculuk, muhalefet partileri ve bireysel milletvekillerin hedef alınması ile zayıflatılmaya devam etti. Hükümetin muhalefet partilerinden gelen belediye başkanlarına baskısı yerel demokrasiyi zayıflatmaya devam etti. Çoğu düzenleyici kurum, hala doğrudan Cumhurbaşkanlığı ile bağlantılıdır. Avrupa Konseyi’nin Venedik Komisyonu’nun cumhurbaşkanlığı sistemi üzerine önerileri hala dikkate alınmamıştır. Güneydoğu bölgesindeki durum, özellikle Şubat 2023’teki depremlerden sonra endişe verici bir hal aldı. Türk hükümeti Irak ve Suriye’de güvenlik ve askeri operasyonlar gerçekleştirdi. Sınırlar, AB tarafından terör örgütü olarak listelenen PKK’nın gerçekleştirdiği terörist saldırılarla karşı karşıya kaldı. Hükümetin terörle mücadelede meşru bir hakkı ve sorumluluğu vardır, ancak bunu hukukun üstünlüğü, insan hakları ve temel özgürlüklerin prensiplerine tamamen uygun bir şekilde yapması esastır. Anti-terör önlemleri orantılı olmalıdır. Kürt sorununu çözmek için inandırıcı bir politik barış sürecinin yeniden başlatılmasında ilerleme kaydedilmedi. Depremlerin ardından, Kürt Toplulukları Birliği (KCK) Mayıs seçimlerine doğru tek taraflı bir ateşkes ilan etti, ancak Haziran’da sona erdi. Türk yetkilileri, PKK bağlantılı Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG), Kasım 2022’deki İstanbul’daki bir saldırıyla ilişkilendirdi, ancak PKK bu iddiayı reddetti. AB, PKK’nın saldırılarını açıkça kınadı ve kurbanların aileleriyle dayanışma içinde olduğunu ifade etti. Türkiye,Irak ve Suriye’deki PKK ve bağlı gruplara hava saldırıları düzenlemeye devam etti. Sivil toplum konularında ciddi bir geriye dönüş yaşandı. Sivil toplum örgütleri artan baskı ve işleyebilecekleri alanın daralmasıyla karşı karşıya kaldı, bu durum ifade, dernek kurma ve toplantı özgürlüklerini sınırladı. Silahların yayılmasını önleme yasası uyarınca sivil toplum örgütlerine getirilen kısıtlamalar, sivil özgürlüklerini sınırladı. Ancak, yetkililerden gelen artan baskıya rağmen, sivil toplum, Şubat 2023 depremlerinden etkilenen insanlara destek sağlamak dahil olmak üzere sesini yükseltmeye ve aktif bir şekilde sivil toplum hayatına katılmaya devam etti. Kuvvetler ayrılığının sağlanması için sivil denetim sağlama unvanı yapılandırılmadı. Yürütme organı, güvenlik güçleri üzerinde önemli bir kontrolü elinde tuttu. En Yüksek Askeri Konsey’in (YAŞ) sivil bileşeni değişmedi. Askeri yargı sisteminin yetkileri kısıtlandı, sivil üst mahkemeler askeri mahkeme kararlarına itirazın görüşülmesi konusunda yetkilendirildi. Ancak, güvenlik güçlerinin etkili sivil denetimi eksik ve etkili hesap verme mekanizmaları bulunmuyordu. Parlamentonun güvenlik kurumları üzerindeki denetimini güçlendirmesi gereklidir. Türkiye, kamu yönetimi reformu alanındasınırlı seviyede hazırlık aşamasındadır ve raporlama döneminde bu konuda ilerleme kaydetmedi. Kamu yönetimi ve kamu finansal yönetimini reform etme konusundaki politik irade eksikliği hala mevcuttur. 2018’de tanıtılan cumhurbaşkanlığı sistemi ile yürütme organının yeniden yapılandırılması, son derece merkeziyetçi bir politik oluşturma sistemine neden oldu. Yönetimin hesap verebilirlik düzeyi yetersizdir. İnsan kaynakları yönetim sistemi reforme edilmelidir. Kamu yönetiminin siyasallaşması devam etti. Sivil hizmet görevlilerinin yönetim görevlerindeki kadın oranı hala düşüktür. Türkiye, yargı alanında henüz hazırlık aşamasında bulunmaktadır. Ciddi bir geriye dönüş yaşanmış ve son yıllarda yapılan çeşitli yargı reform paketlerine rağmen yapısal eksiklikler giderilmemiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin belirli kararlarını uygulamama kararı, endişe verici bir durumdur. Yürütmenin yargıçlar ve savcılara etkisi ve baskısı da, yargının bağımsızlığını, tarafsızlığını ve kalitesini olumsuz etkilemektedir. 2021 İnsan Hakları Eylem Planı (İHEP) ve 2019 Yargı Reformu Stratejisi’nin uygulanması devam etti, ancak bu belgelerde öngörülen faaliyetler, Avrupa Komisyonu’nun önceki raporlarında tespit edilen yapısal sorunları ve konuları ele almaktan uzaktı. Yargıç ve savcıların işe alım ve terfi için objektif, liyakate dayalı, eşit ve önceden belirlenmiş kriterlerinin bulunmaması endişe kaynağıdır. Türkiye, yolsuzlukla mücadelede ileri bir seviyededir. Raporlama döneminde herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Yolsuzlukla mücadelede temel alanlardaki ciddi eksiklikler hala giderilmemiştir. Türkiye’nin taraflı yargılanma belirli olduğu yasalar ve kurumlar nedeniyle yolsuzlukla mücadelede de sorun yaşanmaktadır. Kamu kurumlarının hesap verebilirliği ve şeffaflığı artırılmalıdır. Yolsuzlukla mücadelede strateji ve eylem planı olmaması, yolsuzlukla etkili bir biçimde mücadele etme konusunda ciddi bir iradenin eksikliğini gösterir. Avrupa Konseyi’nin Yolsuzlukla Mücadele Grubu (GRECO) önerileri uygulanmamıştır. Genel olarak, yolsuzluk hala bir sorundur. Türkiye, organize suçlarla mücadele alanında kısmi bir hazırlık seviyesindedir ve AB üyesi ülkeler ve komşu ülkelerle ortak operasyonlara katılımını artırarak operasyonel düzeyde bazı ilerlemeler kaydetti. Bununla birlikte, Türkiye’nin operasyonel istekliliğini artırması ve AB yasal uygulamalarıyla daha uyumlu hale getirmesi önemlidir. Türkiye ve AB arasında Europol ile Türk makamları arasında kişisel veri alışverişi anlaşmasının tamamlanması halen beklenmektedir. Ayrıca Türk veri koruma yasalarının hala AB ile uyumlu olmadığını göz önünde bulundurarak, uluslararası anlaşmanın tamamlanması halen beklenmektedir. Kısacası, Türkiye’nin insan hakları ve temel özgürlükler alanında düşüşü devam etmiştir. Türk yasal çerçevesi, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı konusunda genel güvenceler içerir, ancak bu yasaların ve uygulamalarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarla uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. 2016’daki olağanüstü hal yasalarının bazı unsurlarını ortadan kaldırmak için herhangi bir yasal değişiklik yapılmamıştır. Türkiye’nin belirli AİHM kararlarını uygulamama kararı, mahkemenin uluslararası ve Avrupa standartlarına uyumunu etkileyen endişe verici bir durumdur. Türkiye, Avrupa Konseyi üyesi olarak imzaladığı insan hakları ve temel özgürlük standartlarından uzaklaşma konusunda kaygı yaratan bir durumdur. 2021’de kabul edilen insan hakları eylem planının uygulanması devam etti. Ancak, bu kritik konuları ele almamaktadır. Genel bir şekilde insan hakları durumu iyileşmedi. Bu ifade özgürlüğü konusunda ciddi bir geriye dönüşe işaret eder. Gazetecilerin, yazarların, avukatların, akademisyenlerin, insan hakları savunucularının ve eleştirel seslerin faaliyetlerine getirilen geniş kapsamlı kısıtlamalar, özgürlüklerini kullanma yeteneklerine olumsuz etki yaptı. Ulusal güvenlik ve terörle mücadeleyle ilgili suçlarla ilgili ceza kanunlarının uygulanması, AİHM’e aykırı olduğunu ve AİHM kararlarından sapıldığını sürdürdü. Mayıs 2023 seçim kampanyasında, hem özel hem de kamu medyasının, seçim kampanyasına ilişkin haber kapsamlarında bağımsız ve tarafsız olmadığı, bu durumun seçmenlerin bilinçli bir seçim yapabilme yeteneklerini engellediği de sürdü. Gibi konularda herhangi bir ilerleme kaydedilmemesiyle birlikte…