ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, yayınladığı raporda İsrail-Filistin sorunu, Gazze’deki insani kriz, Rusya’nın Ukrayna’daki ihlalleri ve Sudan’daki kriz gibi konulara değindi. Blinken, İsrail’in Gazze’deki hareketlerinin uluslararası hukuka uygun olup olmadığının incelendiğini ve sonuçların yakında paylaşılacağını belirtti. İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalarda yaşanan insan hakları ihlallerine dikkat çeken Blinken, Hamas’ın saldırıları sonucunda hayatını kaybedenlerin sayısının endişe verici olduğunu vurguladı.
Raporda Türkiye bölümünde ise siyasi özgürlük konusundaki sorunlara değinilirken, FETÖ ve PKK, YPG operasyonları eleştirilere yer verildi. Blinken ayrıca Rusya’nın Ukrayna’daki ihlallerine de değinerek, Rus kuvvetlerinin sivillere karşı şiddeti kullanmasını eleştirdi.
Gazze bölümünde raporda, 7 Ekim-31 Aralık 2023 tarihleri arasında 21 binden fazla sivilin öldüğü belirtildi. Gazze’nin ağır insani kriz içinde olduğu vurgulanırken, binaların yıkıldığı ve yaşanamaz hale geldiği ifade edildi. İşgal altındaki Batı Şeria’da ise İsrailli yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik insan hakları ihlallerinin devam ettiği ve raporda bu ihlallerin detaylı olarak yer aldığı belirtildi.
Suriye bölümünde ise YPG/PKK’nın 9 bin IŞİD mensubunu gözaltında tuttuğu ve koşulların kötü olduğu ifade edildi. YPG’nin kadın ve çocukları da içeren sivilleri öldürdüğü ve diğer siyasi görüşleri baskıladığı belirtildi. Ayrıca YPG’nin zorla askere aldığı 637 çocuğa da değinilerek, ağır insan hakları ihlallerine atıfla paylaşıldı.
Ayrıca raporda Çin, İran, Sudan ve Küba ile ilgili bölümlerde de insan hakları ihlallerine geniş şekilde yer verilirken, bu ülkelerdeki ihlallerin detaylı olarak ele alındığı ifade edildi. 2023 yılı boyunca bu ülkelerden aktarılan ihlal haberlerine de atıfta bulunuldu.
Blinken’ın açıklamaları ve raporun içeriği, uluslararası toplumda insan hakları ihlallerinin gündemde olduğunu ve bu konuda gereken adımların atılması gerektiğini vurgulamaktadır. İnsan haklarına saygı duymak ve korumak, her ülkenin sorumluluğu olduğu gibi, uluslararası toplumun da ortak bir sorumluluğudur. Bu rapor, bu sorumluluğun yerine getirilmesi noktasında önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.
