İsrail’in Gazze Şeridi’nde gerçekleştirdiği saldırılar sonucunda binlerce Filistinlinin hayatını kaybetmesinin ardından bölgede gerginlik artmaya devam ediyor. CNN International’da yer alan bir habere göre, İsrail’in kuzey cephesinde büyük çaplı bir savaşın patlak vermesi durumunda ABD’nin İsrail’e yardım sözü verdiği belirtiliyor. Ancak, şu ana kadar yapılan saldırılar sonucunda Hamas’ın hala etkin bir şekilde mücadele ettiği ve İsrail’in hedeflerine ulaşamadığı ifade ediliyor. Ayrıca, Lübnan’ın en güçlü askeri gücü olan Hizbullah ile İsrail ordusu arasında çatışmaların devam ettiği ve savaşın boyut değiştirdiği belirtiliyor.
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ise, İsrail’e karşı sert bir üslupla açıklamalarda bulunarak kuzey cephesinde topyekun bir savaş başlatılacağını ve İsrail’in kuzeyini işgal edeceklerini belirtti. Bu durum, bölgede yeni bir savaşın eşiğinde olunduğu yorumlarına neden olurken, Kuveyt başta olmak üzere birçok Orta Doğu ülkesi vatandaşlarına dikkatli olmaları ve ülkeyi terk etmeleri yönünde uyarılarda bulunmuştur.
CNN International’a dayandırılan haberlerde, ABD’nin İsrail’e verdiği destek sözlerine dair detaylar aktarılmaktadır. Washington’daki görüşmelerde ABD yetkililerinin, İsrail’in Hizbullah ile çatışmasında tam destek vereceklerini belirttikleri ifade edilmektedir. Ancak, bu desteğin karaya asker konuşlandırmayı içermediği ve ABD’nin tam ölçekli bir savaşın patlak verme ihtimaline karşı endişeli olduğu vurgulanmaktadır.
İsrail’in hava savunma sistemlerinin zayıflığına dair endişeler de medyada sıklıkla yer almaktadır. ABD’nin, Hizbullah’ın füze saldırılarına karşı İsrail’i koruyacak olan Demir Kubbe sisteminin yetersiz kalacağından endişe duyduğu belirtilmektedir. İsrail ordusunun ise Lübnan’ın güneyindeki Hizbullah hedeflerine yönelik olarak gerçekleştirdiği bombardımanlar haberlerde yer almaktadır.
Tüm bu gelişmeler ışığında, bölgede savaşın eşiğinde olduğu ve taraflar arasında gerilimin yüksek olduğu anlaşılmaktadır. ABD’nin İsrail’e verdiği destek sözleri, bölgedeki krizi daha da derinleştirebileceği gibi, bölge genelinde istikrarsızlığa yol açabilir. Bu nedenle, uluslararası camia ve taraflar arasındaki diyaloğun önem kazandığı bir dönemde yaşanmaktadır.
