ABD’nin Gazze Şeridi’ndeki bombardımanın başlamasından yedi ay sonra, savaşın 215’inci gününde İsrail’e silah sevkiyatını askıya aldığını duyurması, dikkate değer bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. İsrail ordusunun Refah’a karadan saldıracağının ortaya çıkmasıyla alınan bu karar, yaklaşık 1800 adet 900 kilogramlık bombayı ve 1700 adet 225 kilogramlık bombayı kapsıyor.
Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı, bomba sevkiyatının durdurulmasının İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu hükümeti ile ABD lideri Joe Biden arasındaki görüş ayrılıklarının bir göstergesi olduğunu yazdı. Beyaz Saray yetkilileri, ABD’nin endişelerini gideremediği için söz konusu kararın alındığını belirtirken, İsrail’in 1,5 milyon Filistinlinin sığındığı Refah’a karadan saldırma planlarına karşı Washington’un uzun süredir tepkisini ortaya koyduğunu vurguladı.
Biden yönetiminin, İsrail’in uluslararası hukuka uyup uymadığı konusunda Kongre’ye bir rapor sunması bekleniyor. Bu raporda, İsrail’in insani yardıma izin verip vermediği de sorgulanıyor. Olası bir olumsuz karar, İsrail üzerinde baskı oluşturarak silah ve para akışını engelleyebilir.
Öte yandan, bomba sevkiyatının askıya alınmasıyla ilgili yapılan yorumlarda ABD’nin İsrail’e sunduğu silah yardımına bakıldığında askıya alınan miktarın sınırlı olduğu ifade ediliyor. Ancak, Washington’un ateşkes için attığı adım, Tel Aviv’de benzer adımların gelebileceği endişesini doğuruyor. İsrail’deki askeri ve siyasi liderlerin endişeleri, ABD’nin silah sevkiyatını durdurma taktiğini bir işgal karşıtı hamle olarak değerlendirdikleri belirtiliyor.
Haaretz gazetesi yazarı Amir Oren’e göre, Biden’ın silah sevkiyatını durdurması, Netanyahu’ya karşı ciddiyetini gösteriyor. Oren, bu kararın geleceği etkileyebileceğini ve İsrail’in gelecekteki hazırlıklarını da etkileyebileceğini ifade ediyor. Bu durum, Lübnan veya İran gibi olası tehditlerle başa çıkabilmek için silah stoklarını yenilemek zorunda olan İsrail’i etkileyebilir.
Genel olarak, ABD’nin İsrail’e silah sevkiyatını askıya alması, ortaya çıkan uluslararası görüş ayrılıklarını ve baskıları yansıtmaktadır. Bu durum, hem bölgedeki hem de küresel düzeydeki politikaları etkileyebilecek önemli bir adımdır.