How difficult is it to be a Christian in Turkey? What you need to know - Catholic News Agency

Türkiye’de Hristiyan olmak ne kadar zor? Bilmeniz gerekenler – Katolik Haber Ajansı

Türkiye’de Pazar günü İstanbul’da bir Katolik kilisesine yapılan terörist saldırıda bir kişi başına ateş edilerek öldürüldü. Bu saldırıya İslam Devleti’nin sorumlu olduğu ileri sürülmüştür. Saldırının yerel piskoposun açıklamasına göre, saldırı kutsama sırasında gerçekleşmiştir. Terör saldırısı, 2023 yılında Türkiye ve Suriye’de binlerce kişinin ölümüne neden olan büyük bir depremin birinci yıldönümüne denk gelmesiyle birlikte gerçekleşmiştir. Bu durum, bugün Türkiye’de Hristiyan olmanın tehlikeli olup olmadığı ve ülkenin diğer inançlara ne kadar misafirperver olduğu sorularını akıllara getirmektedir. Türkiye’de kağıt üzerinde dini özgürlüğü sağlayan hükümler olmasına rağmen, çeşitli mezheplere mensup Türk Hristiyanları bugün hem hükümet bürokrasisinin hem de toplumsal baskıların altında ezilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu (USCIRF) Türk toplumunda son yıllarda “din azınlıklarına karşı vandalizm olayları ve toplumsal şiddetin belirgin bir artışına tanık olduğunu” belirtiyor. USCIRF ayrıca, “Hükümet, dini azınlıklara ait iç işlerine gereğinden fazla müdahale etmeye devam etmektedir. Türkiye’deki dini azınlıklar, hükümetin retoriğinin ve politikalarının giderek daha düşmanca bir ortama katkı sağladığı ve toplumsal saldırıları ve şiddet eylemlerini dolaylı olarak teşvik ettiği endişelerini dile getirmiştir.” diyor. Türkiye’de 12.000 ila 16.000 Yahudi, birkaç bin diğer inançtan insan ve birkaç yüz bin Hristiyan yaşıyor. Bunlardan yaklaşık 25.000’i Katolik’tir ve çoğu Afrika ve Filipinler’den göç edenlerdir. Türkiye’nin bazı diğer çoğunlukla Müslüman olan ülkelerin aksine, Türkiye’nin anayasası ülkeyi laik bir devlet olarak tanımlamaktadır. ABD Dışişleri Bakanlığı’na göre, anayasa vicdan, din inanç, kanaat, ifade ve ibadet özgürlüğünü sağlar ve din temelli ayrımcılığı yasaklar. Ancak, Türkiye, dünyada İslam aleyhine hakaret suçunu cezalandıran 95 ülkeden biridir ve cezası altı aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2022 raporuna göre, hükümetin din karşıtı değerleri ve politikalarıyla birlikte Türkiye’de din temelli milliyetçiliğin güçlü bir etkisi vardır ve diğer inanç sahipleri üzerinde baskı oluşturmaktadır. Hükümet, tanınan din listesini ve insanların din bağlantılarını kimlik kartlarının elektronik yongasında kaydediyor ve kaydediyor. Hıristiyanlık genel olarak kabul edilmesine rağmen, Ermeni Apostolik Ortodoks Hristiyanlar ve Rum Ortodoks Hristiyanlar ile Yahudileri kabul etmiyor. Ayrıca hükümet, Yunan Ortodoks Kilisesi’nin Kutsal Sinodu’nun yönetimine ve Ermeni Patrikhanesi’nin liderliğini seçimine müdahale etmeye devam ediyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığı döneminde, Türk toplumunda İslam’a karşı olan diğer dini topluluklar aleyhindeki tercihliliğini artırmıştır. Özellikle 2020’de önemli bir adım olarak, Erdoğan Hagia Sophia Katedrali’ni -eski bir müze olan- ve İstanbul’daki başka bir tarihi Hristiyan kilisesini camiye dönüştürmüştür. Protestan cemaatleri, hükümet altında bürokratik zorluklar yaşadıklarını bildirmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın raporuna göre, Dünya Evanjelikler Birliği, ülkedeki Evanjelik Hristiyanların durumu hakkında endişelerini dile getirmeye devam etmiştir, üyelerin ülkeye sınır dışı edilmesi ve geri dönüş yasaklarına maruz kalmaları gibi sorunlar yaşamaktadır. Raporlar, hükümetin 2020’den bu yana 60’tan fazla yabancı Hristiyan misyoneri ve ailelerini ülkeden sınır dışı ettiğini göstermektedir. Hristiyanlara karşı düşmanlığın iç kesimlerde özellikle yoğun olduğu ve genellikle muhafazakar ve İslami tutumlara sahip olduğu iç bölgelerde daha yoğun olduğu söylenmektedir. Open Doors’a göre, Baptizm, Evanjelik ve Pentikostal cemaatler gibi geleneksel olmayan Hristiyan topluluklarının çoğu, genellikle daha liberal ve laik yapıda olan İstanbul gibi Batı kıyı şehirlerinde yaşamaktadır. Türkiye’de Hristiyan olmak zor bir yer olarak kabul edilirken, Hristiyanlığın bu ülkede ilk geliştiği yerlerden biri olması uzun geçmişe ve köklere sahiptir. 1915 yılında Osmanlı yetkilileri, Konstantinopolis’te Ermeni aydınlarını ve liderlerini tutuklamaya başladı. İmparatorluk, çoğunlukla Hristiyan olan Ermeni nüfusuna yönelik ayrımcılık, aile ayrılması, ölüm yürüyüşleri, açlık ve diğer kötü muameleler içeren kitlesel bir yerinden etme kampanyası başlattı. Tahmini 1,5 milyon Ermeni, Türkiye’nin uzun süredir var olduğunu reddettiği soykırımda hayatını kaybetti.