With its new iPad Pro ad, Apple is offering us the thin end of the wedge – The Guardian

Yaşım mı geldi nedir, bilemiyorum ama şirketin cesur yeni dijital minimalizm vizyonu bana hüzünlü ve yalnız bir dünya kapısını aralıyor gibi geliyor. Geçen hafta doğum günümde sessiz bir kırsal yer sakinine dönüşmüşüm, eskiden iç şehirde Dorothy Parker taklitçisi olan ben artık buradayım. Hediye olarak çiçekler, bitkiler, yıllar önceki bir sergi kataloğu ve plaj yürüyüşlerini andıran bir koku aldım. Küçük mutluluklarla dolup taşabilir zaman zaman, göz muayenesinin iyi çıkması, Duolingo’daki İrlanda dilini öğrenme hedefimdeki başarım, çatının tamirinin tutması gibi.

Aynı günde Apple CEO’su Tim Cook, benim değer verdiğim eski dünya analoğu şeylere pek ihtiyaç duymadığımı ima ediyormuş gibi geldi. Yeni iPad Pro’nun reklamında, cihazın en belirgin özelliği olan inanılmaz inceliği ön plana çıkarılarak, müzik aletleri, kameralar, oyunlar, boya kalemleri, plak çalarlar, yaratıcı figürler gibi her şeyin bir ezici tarafından paramparça edildiği bir görüntü sunulmuş. Bu cihaz eski tüm gereksizleri ortadan kaldırıyor gibi bir mesaj veriliyordu.

Aynı gün, sanatçı Eileen Agar hakkında bir podcast’te konuşurken buldum kendimi. Agar’ın en dikkat çekici çalışmalarından biri olan “Bouillabaisse Yemek için Tören Şapkası” başlıklı vahşi, komik ve deniz temalı başlığını konuştuk. Bilinçli bir şekilde bu deniz kabukları şapkasını yapmak için gerekli olan tüm malzemeleri bir araya getiren ve üç boyutlu bir nesneye dönüştüren birinin yeteneği beni hayrete düşürdü.

Apple’ın yıkıcı reklamı birçok kişiyi kızdırdı. Piyano, boya kutusu, yansıtıcı kamera objektifi gibi nesnelerin sadece kendileri değil, bu nesneleri kullanarak kendilerini ve fikirlerini ifade eden yaratıcıları da yok ettiği düşüncesiyle. Ancak, yaratıcı sanatlar ve uygulayıcıları fon eksikliği, korsanlık tehdidi, siyasi desteğin yokluğu, telifsiz ve kabulde haksız olduğu bir bağlamda yaşamaktadır.

Yazının geri kalanında, İrlanda’nın güneydoğusundaki evimden batıya bir yolculuk yaptığımdan bahsediyorum. Deniz ürünleriyle doyduğumuz her akşam publara girdik ve müzisyenlerin performanslarını izledik. Yolculuğumuz boyunca karşılaştığımız deneyimler oldukça romantikti. Sonuç olarak, yaratma güdüsünün en yakın köşelerde bile var olabileceğini ve iPad Pro’nun inceliğine bağlı olmadığını söyleyerek yazıya son veriyorum.